İçeriğe geç

Dünyadaki boğazların isimleri nelerdir ?

Dünyadaki Boğazların İsimleri Nelerdir?

Bir Akşam Üstü Yalnızlık ve Boğazlar Arasında…

Kayseri’de soğuk bir akşam. Üzerimde, tam 25 yaşında olduğumu hatırlatan o yaşanmışlıkların gölgesiyle çakılı kalmış bir hüzün. O kadar derin değil ama, insanın içini ürperten, tatlı bir boşluk gibi. İnsanın kalbi, hayatın içinde ne kadar boğulmuşsa, boğazlar da bir o kadar önemliymiş gibi hissediyorum. Her boğaz, bir geçiş yeri; denizlerin, karaların, hayallerin birleştiği, hayattan bir şeyler koparıp bir başka yere aktarıldığı köprüler. Her birinin kendine özgü bir hikâyesi var, tıpkı insan ruhu gibi.

Bir Geçiş Noktasının Adı: Boğaz

Düşünsene… İstanbul’da Boğaz’ı geçiyorsun. Bir tarafta Avrupa, diğer tarafta Asya. Bazen bir köprüyü geçerken, bir bölgeden diğerine geçerken, bir kapıdan diğerine adım atarken hissedilen heyecan var ya… İşte o, tam da o an. İstanbul Boğazı. Avrupa ile Asya’yı ayıran, fakat bir o kadar birbirine yaklaştıran bu doğal yol, ne çok şeyi simgeliyor aslında. Hem birbirini anlayamayan iki dünyayı, hem de birbirini tamamlayan iki medeniyeti bir arada tutuyor.

Ama ben Kayseri’de oluyorum. Kafamda o an Boğaz’dan geçiyorum ama gerçek dünya bambaşka bir yerdir. Bütün o Boğazlar, bana sadece deniz ve kara değil, içsel yolculuğumda düşündüğüm anlamlar gibi de geliyor.

Dünyadaki Boğazlar

Boğazlar deyince, İstanbul’dan başka hiç bir yer yokmuş gibi gelir insana, değil mi? Ama dünya, boğazlarla dolu. Birbirine girmeyen, ama birbirini kesen yollar. Mesela, Çanakkale Boğazı… Çanakkale, her zaman savaşın ve direncin simgesi olarak aklımda kalmıştı. Ama o an başka bir şey düşündüm: o boğazı geçmek, yalnızca coğrafi değil, duygusal bir sınır da olabilir mi? Ve nereye gidiyoruz? “Hedefimiz neresi?” diye sorguladım. O kadar çok şey var ki, insanın içini açan birer kapı gibi olan boğazlar…

Bir zamanlar, koca bir coğrafyanın kaderini değiştiren deniz yolları şimdi yerini modern ulaşım araçlarına bırakmış. Ama içsel boğazların geçilmesi hala aynı şekilde zordur. Duygusal bir geçiş, bir büyüme, bir değişim gerektirir. O geçişin derinliğine ve zorluğuna göre, Çanakkale Boğazı da bir simge haline gelir.

Marmara’dan, Bering Boğazı’na Yolculuk

Düşüncelerim beni bir başka boğaza götürüyor: Bering Boğazı. Hava soğuk, ama bir yandan okyanus okyanus, derin denizlerle iç içe… Her an bir keşfe hazır oluyorum. Karasal sınırların yok olduğu, insanların geçtiği, ama çok az kişinin belki de gerçek anlamda geçtiği bir yer.

Bering Boğazı, insana farklı duygular da hissettiriyor. Mesela bir şeyin başlangıcı ile bitişinin arasındaki o ince çizgi… Kıtasal sınırları geçmek, bir halkın birbirine yakın olmak, aynı zamanda yalnız kalmak anlamına gelebilir. Hangi taraftan bakarsan bak, her boğazda farklı bir duygu var.

Hayal Kırıklığı ve Heyecan Arasında

Duygularım bir yanda kayboluyor, bir yanda da yeniden doğuyor. Boğazların geçiş yolu olduğu gibi, bir insanın hayatının dönüm noktası da olabilir. Kafamda bütün bu düşünceler, Kayseri’nin kararmaya yüz tutmuş sokaklarında gezinirken, içimde hüzünle karışık bir heyecan da uyanıyor.

Boğazların simgelediği şey aslında insanın içsel geçişi değil mi? Kendi içindeki boğazları aşmak… Birden fazla düşüncenin arasında sıkışıp kalmak. Boğazlar, dış dünyadaki sınırlar gibi, içerideki sınırları da hatırlatıyor bana. İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı, Bering Boğazı… Her biri kendine özgü bir yolculuğun parçası, ama hepsi bir arada insana aynı şeyi anlatıyor: bir geçiş var, ama bu geçişi yapabilmek için cesur olmak gerek.

İçsel bir keşif yapmaya karar verdiğimde, denizlerin ve kara parçalarının bir arada kaybolduğu, sınırların sadece coğrafi değil, duygusal anlam taşıdığı bir dünyaya adım atıyorum. Hangi boğazı geçmeliyim? Yavaş yavaş fark ediyorum ki, bu yolculuk da hayatın ta kendisi gibi. Geçiş noktaları… Boğazlar… Sonra başlıyor bir başka yolculuk.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
tulipbet güncel